KAzete

March 2001

 

'Eşitlik için dayanışalım'

Yunanistan'ın PASOK Milletvekili, Avrupa Parlamentosu Üyesi Anna Karamanou, KAzete aracılığı ile Türk kadınlarına dayanışma mesajı gönderdi. Karamanou "birbirimizin gözünü oymayalım, eşit ve hakça paylaşım için ortak mücadele edelim" dedi..
Karamanou ile röportaj

Yunanistan Milletvekili ve AP üyesi Anna Karamanou, Türk ve Yunan kadınlarının dayanışmasına katkı sağlamaya hazır
Karar mekanizmalarında kadın yoksa,
eşitlik de yok

 Yunanistan'ın bir numaralı kadın hakları savunucusu, deneyimli politikacı Karamanou ile Atina'daki konutunda kadınların hakları ve siyasetteki yeri konusunda görüştük

 PASOK Kadın Kolları Başkanı ve Uluslararası Sosyalist Kadınlar Başkan Yardımcısı Karamanou, tüm kadınları eşit ve hakça paylaşım için ortak mücadeleye çağırdı

 Anna Karamanou, kadın sığınma evlerini çoğaltmak yerine, şiddet uygulayan erkekleri tedavi etmeye yönelik rehabilitasyon merkezleri açılması gerektiğini söyledi

 Ülkesinde çok sayıda kadın örgütünün çalışmalarının dağınıklığından yakınan Karamanou, bu nedenle Partilerarası Danışma Kurulu oluşturduklarını açıkladı


ANNA KARAMANOU KİMDİR?
1947'de Yunanistan'da doğdu. Atina Üniversitesi'nde Felsefe eğitimi gördü ve aynı dalda ABD'de bir yıl burslu okudu.1974'de Albaylar Cuntası'nın devrilmesinden sonra 1977'de PASOK üyesi olarak politikaya atıldı. 1978'de PASOK Merkez Yönetim Kurulu'na seçildi. Halen PASOK Merkez Yönetiminde kadın haklarıyla ilgili eşitlik komitesi yöneticiliğini ve Kadın Kolları Başkanlığını yürütüyor. 1996'dan beri Uluslararası Sosyalist Kadınlar Başkan Yardımcısı olan Karamanou, 1997 Şubat'ından itibaren iki dönemdir PASOK milletvekili olarak parlamentoda görev yapıyor. 1983'de Yunanistan'ın kadın hakları konusunda Avrupa Komisyonu'nda bilirkişi seçilen Karamanou, Kadın Politik Birliği'nin kurucusu ve Genel Sekreteridir.
Avrupa Parlamantosu'nda Avrupa Sosyalistleri Partisi'nin de üyesi olan Karamanou, ayrıca Avrupa Parlamentosu'nda Vatandaş Hak ve Özgürlükleri Komitesi, Kadın Hakları ve Fırsat Eşitliği Komitesi'nde de görev yapıyor. Aynı zamanda Avrupa Parlamentosu'nun Güneydoğu Avrupa, Afrika, Karaipler ve Pasifik Ülkeleri daimi delegesi olan Karamanou, 1999 Temmuz'un da Sosyalist Grup üyeliğine seçildi, aynı yıl Türk-Yunan ilişkilerine yaptığı katkı nedeniyle Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü'ne değer görüldü.

Röportaj : Berrin G. DELİKÇİ

Onun mücadelesi Albaylar Cuntası'nın ülke yönetimine el koyması ile gencecik yaşlarda başlıyor. Yüzyıllardır demokrasiye beşiklik yapmış bir ülkede , askeri yönetimin bir anda ortalığı kasıp kavurmasını içine sindirememiş ve demokrasiye dönüşle birlikte Sosyalist Parti (PASOK) saflarında yerini almış. Öyle almış ki, kendisini tamamen eşitlikçiliğe adamış. Sadece ülkesinde değil, dünyanın neresinde olursa olsun, ırk, din dil, cinsiyet, etnik köken ayrımı gözetmeksizin eşitliğin yılmaz savunucusu olmuş. Barışa, demokrasiye, eşitliğe, katkılarından dolayıdır ki, Onu Türkiye'de Abdi İpekçi Barış ve Dostluk ödülüne değer görmüş.
Bu kişi Anna Karamonou. Kadın haklarının yılmaz savunucusu. Ülkesinde, Avrupa'da... Eşitlik Savaşçısı..
Onunla Atina'da Parlamento'nun arkasına düşen sokaktaki konutunda başbaşa görüştük.
Tercümanımızla kapı zilini çaldığımızda, bizi korumaların, odacıların sekreterlerin karşılayacağını düşündük. Ama yanılmışısız, asansörün beşinci katından inip dış kapıyı açan bizzat kendisiydi. Sekreteri sanıp "Miss Karamonou ile görüşmek için gelmiştik" dediğimizde, elini uzattı: "Ben Anna, hoş geldiniz. Buyrun asönsörle çıkalım".
Son derece şık, mütevazi döşenmiş dairesinde, bizden başka hiç kimseler yoktu.
Koltuklarımıza oturduğumuzda, ne alacağımızı sordu ve bir solukta mutfağa gidip kendi eliyle türk kahvesi pişirerek bize ikramda bulundu. Biz teşekküre hazırlanırken, kekler börekler, çöreklerle bir anda sehbayı donattı. "Aman yapmayın, zahmet oluyor" demeye kalmadan çörekleri börekleri servis tabaklarımıza koymuştu bile. "Şundan da tadın, bundan da tadın, bunları annem yaptı, umarım beğenirsiniz "diye soruyordu
Hani bizim de milletvekillerimiz var, sekreterleri, uşakları korumaları olan.
İki de bir lojman kavgasına düşen. Konutunda görüşebilmek için binbir güvenlik çemberini aşmak zorunda kaldığımız milletvekillerimiz..
İnsanlar birbirini ilk gördüğünde söze nerden başlayacaklarını bilemezler ya bizde öyle... Bu zarif, zarif olduğu kadar da güçlü kadın politikacı karşısında hele böylesi bir şaşkınlık yaşadıktan sonra nerden başlayacağımızı bilimez olduk. KAzete'yi tanıttık. Türkçe bilmediği için, içeriği, hakkında bilgiler verdik. KAzete'nin amacından, geçmişinden, geleceğe dönük projelerinden söz ettik.
"Bizde de böyle gazeteler çıkıyor ama, üç beş ay sonra kapanıyor" dedi. "Dört yıldır çıkıyoruz" dediğimizde şaşırma sırası ona gelmişti... Sohbeti derinleştirdikten sonra Karamanou'yu konunun içine çekmeye çalıştık. "Hazırlıksızım" dedi. "Daha önceden haberim olsaydı, ofisimden raporları alır gelirdim.
"Böylesi daha güzel ve doğal olur" dedik teybi çalıştırdık:
Yunanistan'da erkekler karşısında kadının konumu nasıl?
Kuşkusuz eskiye göre, kadının durumunda önemli değişiklikler oldu ama yine de yapılması gereken çok işler var.
Sizin politikaya atılmanız zor oldu mu?
Özel bir sorun yaşamadım. Ancak özellikle benim kendi kendime koyduğum sınırlandırmalar oldu. Özellikle iki cinsiyetin ilişkilerinin düzenlenmesinden kaynaklanan sınırlandırmalar vardı.
Kadın olarak parlamentoya seçilmemde bir zorluk yaşamadım demek istiyorsunuz? Yani genelde Yunanistan'da kadının politik durumu iyi mi?
Özellikle cinsiyetler arasında aileye ilişkin işbölümü, kadına düşen aileye bakıma ilişkin rolden kaynaklanıyor. Aile ile ilgili kadın çok fazla yük üstlenirken erkek yük almaktan kaçınıyor. 1970'den gelen bir alışkanlık; erkekler politikayla, kadınlar ev işleriyle uğraşırlar. Bu alışkanlıktan dolayı kadınlar kendilerini disipline etmekte, politikayla ilgilenmemekte, bu işi erkeklere bırakmaktalar.
Türkiye'de de durum pek farklı değil. Kadınlar, içinde bulunduğu bu durumu aşabildi mi, yoksa aynen devam mı ediyor?
Bu durum ülkemizde yavaş yavaş da olsa aşılıyor, ancak Avrupa ülkeleri arasında kadınların politikaya katılımının en az olduğu ülke Yunanistan. Kadınların halen parlamentoda temsil oranı yüzde 10'un altında. Avrupa'da en geri olan ülkeyiz. Fakat üniversitelerimizde çok kadın var, hatta kadın akademisyen oranı erkeklerden fazla. Ancak politik yaşamda kadın sayımız yetersiz.

"Kadınlar birbirlerinin gözlerini oymayı bıraksınlar"

PASOK'ta kadın potansiyeli nasıl?
Partimizde kadın sayısı yeterli sayılmaz, ancak kadın sayısını artırmak için yasal bir takım düzenlemelere gidiyoruz. Zaten Avrupa Birliği' de partilerde kadın sayısının yükseltilmesi konusunda bazı kriterler getiriyor.
Peki partinizde kadın kotası uygulanıyor mu?
Yalnız merkez yönetim kurulumuzda yüzde 20 oranında kota uygulanıyor.
Bunun için de mücadele etmemiz gerekiyor. Çünkü halen tüm partilerimizde ataerkil bir yapı var.
Türkiye'de sosyalist partiler dışında sadece CHP'nde yüzde 25 kota var. Sadece Merkez yönetim kurulu için değil seçimle gelinen tüm organlar için var bu kota...
İstanbul'da CHP'nin bir toplantısına katılmıştım. Kadın meselesine çok güzel yaklaşımı var bu patinin ama seçimlerde meclise giremedi.
Anlayabildiğim kadarıyla Yunanistan'la Türkiye'nin çok benzer yanlarından biri de; iki ülkenin de kadınları kendi haklarına yeterince sahip çıkmaması. Herhalde kadınlar istemiyor biraz da...Bunu nasıl aşabiliriz? Sorun burada düğümleniyor.
Eşitlik konusunda yasal anlamda değişiklikler olur. Şimdi fırsat eşitliği gündeme geldi. Ancak ekonomik anlamda kadının gücü ülkemizde oldukça az. Ekonomik bakımdan kadını nasıl güçlendirebiliriz, bu çok önemli. Biz Avrupa Birliği'nin üyesiyiz ama, Birliğin işlevi sadece yönlendirmek, yasal zorunluluk dayatamaz. Şöyle yapın böyle yapın diyemez, sadece tavsiyelerde bulunur. Ancak yönlendirir. Kadın ve erkek eşitliği konusunda çaba sarfedilmesi için önerilerde bulunur. Birliğin yasal anlamda bir dayatması olmadığı için üye ülkelerde ki uygulamalar tamamen o ülkelerin keyfiyetine kalmıştır.
Ama Birliğin, aday ülkelere yaptırımı var. Katılım ortaklığı belgesinde Türkiye'ye şunu şunu yapmazsan üye olamazsın diyebiliyor.
Türkiye'deki insanların, Avrupa Birliği'ne girersek sorunlarımız çözülecek diye beklentisi var. Türkiye'nin AB'ye girmesiyle tüm sorunları çözümlenmeyecek ama, girmesi Türkiye'nin yararınadır. Türkiye, AB'ye girmekle hiçbir zarar görmeyecek, Yunanistan da hiç zarar görmedi. En fazla göreceği iyiliktir.
PASOK, Türkiye'nin üyeliğine nasıl bakıyor. Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor mu?
Elbette istiyoruz. Ancak son olaylar şunu gösterdi ki Türkiye'de demokrasi iyi işletilmiyor. Bugün Türkiye'nin bu durumu bizi de, AB üyesi diğer ülkeleri de çok rahatsız ediyor. O nedenle ben yakın gelecekte Türkiye'nin AB'ne girebileceğini sanmıyorum. Çünkü Türkiye'de özellikle askerlerin yönetimde belirgin etkisi var, askerlere bağlı bir yönetim var. Bu durum AB'ni çok rahatsız ediyor.

"AB'ne girmenizi istiyoruz ama demokrasiniz iyi işlemiyor"

Yine biz kadın konusuna dönelim. Kadının katılımcılığını geliştirme yönünde, hükümet olarak neler yaptınız. Onların durumlarının iyileştirilmesine dönük ne gibi çalışmalar da bulunuyorsunuz?
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de karar verme mekanizmalarına erkekler kadar kadınların da katılımını sağlamak önemli. Asıl sorun bu. Ekonomik anlamda eşitliği belki sağlayabilirsiniz, kadının iş yaşamına katılımını da sağlayabilirsiniz ama, eğer kadınlar, karar alma mekanizmasında erkekler kadar söz sahibi olmadığı takdirde bu kazanımlarını da ellerinde tutamazlar. Karar mekanizmalarında kadın yoksa bu kesin bir çözüm olmayacaktır. İkibinli yıllarda kadının eşitliğinden bu anlamda söz edilemez.
Parlamentonuzda kaç kadın üye var?
-
Parlamentoda kadınlar olarak en yüksek oranı son seçimlerde yakaladık; 300 milletvekilinden 31'i kadın. Yunan parlamento tarihinde bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük rakam. Yüzde 10'a denk düşüyor. Ama kadın parlamenter bakımından yine de AB'nin en düşük ülkesiyiz.
31 kadın milletvekilinden kaçı PASOK üyesi?
17'si PASOK'tan. Geçen seçimden bu seçime kadar ciddi bir değişim var. Çünkü geçen seçimde 6 kadın milletvekilimiz vardı.
Bu seçimde 17' tane bayan seçildi. Nerdeyse üç katına çıktı. Bunun gerçekleşmesi için ben çok ciddi ve sıkı şekilde çalıştım.
Kadın sayısının artmasında en önemli etken ne oldu?
Erkeklerin kadına öyle katı bir bakışı var ki, nerdeyse Meclis'te hiç kadın üye istemiyorlar. Kadınların aday olmasını engellemek için he türlü bahaneyi buldular. Ama biz aday listelerine kadınların girebilmesi için olağanüstü baskı yaptık.
Kadının kadına bakışı nasıl, birbirlerini Meclis'e taşımak için destek oluyorlar mı, yoksa birbirlerini kıskanarak engelliyorlar mı?
Eskiden beri kadınlar birbirlerinin gözünü çıkarmaya çalışır. Oysa sık sık vurgulamaya çalıştığım nokta; ancak ortak çabayla, dayanışmayla kadınlar sorunlarını aşabilir. Bunda hepimizin karı var, bu dayanışmadan her kadın kazançlı çıkar. Bu gelecek parlak dönem hepimizi ilgilendirir. Sadece herhangi bir partili kadını değil, tüm kadınları ilgilendiriyor.
Bu anlamda önemli gelişme var. Belirli bir dayanışma sağlandı. Eskisi gibi değil.
Bu bağlamda kadın örgütlerinin çalışmaları nasıl?
Çok çok fazla sayıda kadın örgütümüz var ama ne yazık ki doğru dürüst bir çalışmaları yok. Bu örgütleri, kadın haklarını geliştermek için yeterince çalışma içine sokamıyoruz. İki yıl öncesinden itibaren özellikle benim girişimimle partilerarası bir danışma kurulu oluşturduk. Bu kurula sadece Komünist Parti katılmadı. Zaten Komünistler hep tek başına hareket ederler. Yeri geldi tüm partilerin kadın grupları olarak ortak açıklamalar yaptık. İki yıldır bu anlamda bir güçbirliğimiz var.

"Avrupa Ülkeleri arasında en az kadın milletvekiline sahibiz"

Kadın konusundaki çalışmalarımız paralellik arzediyor. Bizde de önemli çalışmalar var, fakat aynı durumdayız. İlerde belki iki ülkenin kadınları olarak elele verip uluslarası düzeyde çıkış noktaları bulabiliriz. Bu çalışmaları" Ege'nin iki yakasında kadın platformu" adı altında yürütebileceğimizi düşünüyorum.
İki ülke kadınlarının dayanışarak sorunlarına çözüm bulmak istemeleri elbette çok güzel birşey olur. Bu konuda ben üstüme düşen görevi yapmaya hazırım. Benim dışımda kadın hakları konusunda mücadele eden yine Avrupa Parlamentosu üyesi bir arkadaşımda bu konuda katkı koyabilir. Böyle bir oluşum için neler yapılabilir, öncelikli hangi konuları ele almak gerektiği yolunda ortak bir program oluşturulabilir. Önemli olan ilk adımları atabilmektir.
Hükümette kadın sorunlarıyla ilgili bir bakanlık var mı?
Hayır, kadın sorunlarıyla ilgili bir genel müdürlük var.
Ülkenizde kadının genelde en önemli sorunu nedir?
Kadınların işsizliği erkeklerden çok fazla ve işsiz kadın sayısı her geçen gün daha da artmakta. Ülkemizde kadının en birincil sorunu işsizlik. Birde en önemlisi tabii şiddet. Tüm Avrupa'da olduğu gibi Yunanistan'da kadına uygulanan bir şiddet var; aile içi şiddet.. Çünkü tüm dünyada erkekler iktidarda. Kadınlar karar alma mekanizmasına katılamadığı içindir ki şiddet görüyor. Eğer kadınlar da erkeklerle eşit yarı yarıya karar alma mekanizmalarına katılabilselerdi, erkekler kolay kolay kadınlara gelişigüzel davramayacaklardı.
Aile içi şiddeti önlemede çalışmalar ne düzeyde? Örneğin, şiddet gören kadınların başvurabilecekleri sığınma evleri var mı? Varsa kaç tane?
Yalnızca bir tane Atina'da var, genel sığınma evi olarak çalışıyor.
Bu sığınma evi devletin mi, yoksa sivil örgütlerin kurduğu bağımsız bir sığınma evi mi?
Bir tane devletin var. Kadın örgütlerinin parası yok ki olsun.
Peki dayak yiyen kadınlar ne yapıyor?
Aile içi şiddet gören kadınlara devlet doğrudan doğruya bir yardım yapmıyor ki, dayak yiyen kadınlar bu sorunu mecburen kendileri çözmeye çalışıyorlar. Elbette ceza yasasında eşini döven kadının cezalandırılması yönünde maddeler var. Eğer kadın gider şikayette bulunursa erkek cezalandırılıyor. Ama çok az kadın gidip aile içi şiddet gördüğü için şikayette bulunuyor.
Kadın sığınma evlerini çoğaltmak için bir parlamenter olarak herhangi bir çalışmanız var mı?
Her ilde sığınma evi açma konusunda gayretlerimiz var, ancak marifet bu merkezleri açmak değil, şiddeti tamamen ortadan kaldırmak. Şiddeti ortadan kaldırmadan bu merkezleri kurmanın fazla bir yararı olmaz. Aslında kadın sığınma evlerinden öte, şiddet uygulayan erkekleri tedavi etmeye yönelik rehabilitasyon merkezlerine ihtiyaç var.
Bu tür merkezler bazı Avrupa ülkelerinde var, galiba bizde de çözüm öyle olacak. Çünkü şiddet konusunda asıl erkeğin tedaviye ihtiyacı var.
Kadınlara son olarak hangi mesajı vermek istersiniz?
Tüm kadınlar gerek toplumsal yaşamda gerek aile yaşamında adilce paylaşım istesinler. Bunu başarabilmek içinde kadınların, bizzat kendi kendilerine karar verip, kendileri mücadele etmesi gerekir. Ancak öyle olduğu takdirde kadının sorunu çözümlenebilir

Karamanou, "eşitlik hakları raporunu" Sosyalist Enternasyonal'e sundu


Avrupa Konseyi, kadınların eşitliğini denetliyor

Ç
eviri: Hildegard Kammer
Avrupa Parlamentosu Kadınlara Eşit Haklar ve İmkanlar Komitesi Üyesi olan Yunanistan PASOK Milletvekili Anna Karamanou, Sosyalist Enternasyonal'e Komite'nin eşitlik hakları raporunu sundu.
Anna Karamanou'nun Avrupa Konseyi'nin 2 Aralık 1996'da kadınların siyasetteki karar alma prosedüründeki katılımını arttırmak amacıyla hazırladığı raporun can alıcı noktaları şöyle:
Kadın hakları, insan haklarının ayırt edilemez bir parçasıdır. Kadınlar, hemen hemen bütün ülkelerde oy verenlerin yarısını oluştururken, siyasetteki lider pozisyonların çok ufak bir kısmını kapsamaktadırlar.
Kadınlar; hem profesyonel hayatlarında zorluk çekerken, toplumun onlara yüklediği aile görevlerini yerine getirirken kariyer yapmakta zorlanmaktadırlar. Eşitsizliğin kökleri toplumların geleneksel yapılarından kaynaklanmaktadırlar.
Kadınlar, erkeklerle yaptığı aynı işler için bile hala erkeklerden daha düşük ücret almaktadırlar.
AB'ne üye ülkelerin kamu kurum ve kuruluşlarındaki düşük kadın oranını arttırmak amacıyla, bütün Avrupa'yı kapsayan ortak faaliyetler gereklidir.
Genel ve yerel parlamentolarda ki kadın oranları, her ülkenin kadın haklarının göstergeleri olarak nitelendirilebilir.
Kadın mücadelesinin yoğun bir tarihi olan İsveç ve Finlandiya'da; hükümetlerindeki kadın oranları yüzde 52.6 ve yüzde 44.4 iken, Yunanistaki oran hala yüzde 10 civarındadır.
Kadınların toplumdaki durumlarını iyileştirmek için yapılan yasal çalışmaların yanısıra hükümetlerin aldığı kararlar da etkili olabilir. Bunun en iyi örneğini İngiltere oluşturuyor. Bu ülkede kadınlara yönelik olan yasalar ve kararnameler sayesinde, çalışanların kadın oranı yüzde 53'e çıkılabildi. Lider pozisyonlarındaki kadın oranı ise hala düşüktür.
Avrupa Parlamentosu'nun kendisi de iyi bir örnek oluşturdu. Parlamento üyelikleri için yapılan her seçimde kadın oranı artarak en son yüzde 30'a çıktı.
Cinsiyet kotası, şüphesiz siyasetteki kadın oranını yükselten çok önemli bir yöntemdir. Yalnız, kotanın uygulanılmasında büyük farklar mevcuttur. Bir partinin seçim listesinin alt pozisyonları kadın isimleriyle doldurmakla yetinmemeli. Alman Sosyal Demokratların (SPD) bazı eyaletlerde uyguladıkları fermuar sistemi daha iyi sonuçlar getirmektedir: Listedeki isimler, hep birer erkek birer kadından oluşmaktadır.
Kadınların sosyal yaşamdaki barışçı ve dengeleyici yaklaşımlarından dolayı, siyasetteki oranları artarken bütün dünyada insan haklarına, barışa, sağlığa ve eğitime daha fazla önem verilecektir